Dil ve millet birbirinin aynasıdır. Birinin hâli ne ise diğerinin de odur. Millet sağlıklıyken dilin, dil sağlıklıyken milletin hasta olması mümkün değildir. Bugün, atalar mirası Türkçemiz, bizim gibi perişan... Eli kalem tutan okumuş insanların bile Türkçeyi yanlış kullanması hem ayıp hem de acilen halledilmesi gereken bir meseledir. Milletler dilleriyle yaşar. Her millet kendinden önceki zamanlarda yaşayan insanların sonraki nesillere bıraktığı edebî, dinî, tarihî ve diğer konularda yazdığı eserlerle dilini yaşatır. Dil önce anadan öğrenilir. Tahsil hayatı boyunca kişinin kelime hazinesi zenginleşir. Okunan her kitap kişinin kültür birikimini artırır. Biz Türk milleti olarak okumayı seven bir millet değiliz ne yazık ki... Tahsilli, birkaç diplomalı, isminin başı unvanlı pek çok insan bile okuma özürlü. Onlar bile neredeyse mecbur kalmadıkça kitap okumuyor. Bu durumun elbette istisnası var ama devede kulak misali... Gerek gazete gerek internet ortamında gerekse kitaplarda rastladığımız Türkçe yanlışları insana “Türkçe böyle kullanılmaz.” dedirtiyor. Yanlış yazılan kelimeler, başı sonu birbirinden kopuk cümleler, özneyüklem uyumsuzluğu, nesneyüklem uyumsuzluğu, eş anlamlı kelimelerin art arda kullanılması, yüklem eksikliği, sıralı cümlelerde farklı zamanlı yüklemler kullanılması... sık rastlanan yanlışlardan. Türkçenin yanlış kullanılmasının pek çok sebebi var. Türkçemizin yeterince öğretilmemesi, öğrencilere dilin öneminin kavratılmaması ve dil şuurunun verilmemesi, yazı yazarken imla kılavuzu ve sözlük kullanılmaması, Türkçeyi yeterince öğrenememek vb. sayılabilir. Özneyüklem uyumsuzluğuna örnek: Türkçede özne tekil ise yüklem de tekil olur: “Ayşe, dersine düzenli çalışır.” cümlesi doğrudur. “Sana hepsi selam söylediler.” cümlesi yanlıştır çünkü belgisiz zamir özne olduğunda yüklem tekil olur. Özne çoğul ise yüklem de çoğul olur: “Biz, bugün size geleceğiz.” cümlesi doğrudur. “Ahmet ve ben dün sana uğramıştım.” cümlesi yanlıştır çünkü özne çoğul, yüklem ise tekildir. Cümlenin doğru şekli şöyledir: “Ahmet ve ben dün sana uğramıştık. Nesneyüklem uyumsuzluğuna örnek: Türkçede fiiller nesne alıp almamalarına göre geçişli ve geçişsiz olur. Nesne alan fiillere geçişli fiil, nesne almayan fiillere geçişsiz fiil denir. Sıralı cümlede fiilin biri geçişli, diğeri geçişsiz ise geçişli fiile nesne getirmek gerekir. “Size inanıyor, seviyor.” cümlesi yanlıştır. İnanmak fiili geçişsiz, sevmek fiili geçişlidir. Sevmek fiili geçişli olduğu için nesne gerekmektedir. Cümlenin doğru şekli şöyledir: “Size inanıyor, sizi seviyor.” Eş anlamlı kelimelerin art arda kullanılmasına örnek: En çok rastlanan Türkçe yanlışlarından biri de eş anlamlı kelimelerin aynı cümlede art arda kullanılmasıdır. “Mutlu mesut yaşıyorlar.”, “Onun davranışı içten ve samimidir.”, “Hâkim ve yargıçların tayini yapıldı.” “Mutlu mesut, içten ve samimi, hâkim ve yargıç” kelimeleri eş anlamlı olduklarından aynı cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olmaktadır. Bu sebeple bu kelimelerden birinin cümleden çıkarılması gerekir. “Mutlu yaşıyorlar.”, “Onun davranışı içtendir.”, “Hâkimlerin tayini yapıldı.” Can damarımız, ses bayrağımız Türkçeyi doğru öğrenmek ve kullanmak her Türk vatandaşının Türkçeye ödemesi gereken borcudur. Bu, kişinin Türkçeye, kendisine ve hitap ettiği insanlara saygısının da gereğidir.